“Kürtler Osmanlı’nın Tarih Sahnesinden Kalkacağını Tahmin Edemediler”

SİNAN HAKAN

KÜRT TARİHİ DERGİSİNDEN ALINTI

MESUT YEĞEN: Belgelerle başlayalım. Türkiye Kurulurken Kürtleri Başbakanlık Osmanlı Arşivlerini, daha ziyade de Dahiliye Nezareti’ne ait belgeleri çalışarak yazdınız. Söz konusu belgeleri Kürtler ve Kürdistan açısından inceleyen ilk sistematik çalışma sizinki değil mi? Literatürde benzer başka çalışma var mı? İncelediğiniz belgelerin Kürtler ve Kürdistan açısından çalışılmamış oluşunu nasıl açıklayabiliriz?

SİNAN HAKAN: Osmanlı arşivlerinde pek çok farklı konu başlığı altında yer alan belgelere ulaşmak mümkün. Daha çok Dahiliye evraklarını çalışmak bilinçli bir seçim değildi benim için. İşlediğim konu her şeyden evvel Osmanlı Devleti’nin bir iç meselesi hüviyetinde olduğundan, araştırmayı derinleştirdikçe meseleyle alakalı en önemli belgeler Dahiliye Nezareti belgeleri olarak karşıma çıktı. Dönem itibariyle telgrafın kullanılıyor olması, bir mesele hakkında bir günde pek çok yazışmayı mümkün kılmış. Her bir yazışmayı incelediğinizde farklı bir pencereden olayı izlemenizi mümkün kılacak önemli yeni bir ayrıntıya ulaşabiliyorsunuz. Dolayısıyla Dahiliye Nezareti belgeleri en önemli birincil kaynak olarak karşınıza çıkıyor. Çalışmada Sadaret, Harbiye ve Hariciye Nezareti belgelerinden de faydalanmış olsam da çalışmanın ana gövdesi bu belgelere dayanıyor.

Bu çalışmayı yaparken dönemle alakalı Türkiye’de yayınlanmış kayda değer çalışmaların hemen hemen hepsini incelediğimi düşünüyorum. Çok kıymetli eserler var; fakat, bir tarih meraklısı ve okuyucu olarak gördüğüm en büyük sorun tarihyazımında bir sistematiğin olmayışıydı. Arşiv belgeleri gibi birincil kaynaklardan ne yazık ki çok istifade edilmemiş. Özellikle “Kürt mahallesinde” kaleme alınan çalışmalarda bu problem daha çok ön plana çıkıyor. Bilimsellikten ziyade duygusal bir yaklaşım ağır basıyor. Teknik olarak da konu anlatımlarında “kronolojik” ciddi hatalar yapılıyor ki, bu konu bütünlüğü ve okuyucunun meseleyi hakkıyla kavraması önünde bir engel olarak duruyor. Bu kitabım ilk sistematik çalışma mıdır? Bilemem, ama bu konuda önemli katkı sunduğunu düşünüyorum. Osmanlı Arşiv belgeleri Kürtler ve Kürdistan açısından halen yeterince değerlendirilmiş değil ne yazık ki. Sadece siyasal tarihe ilişkin değil, bölgenin sosyolojik ve kültürel tarihine ilişkin neredeyse milyonlarca belge bu güne kadar muhafaza edilmiş ve 2003’ten beri hiçbir sansüre maruz bırakılmadan araştırmacıların hizmetine sunulmuş vaziyette. Bundan yeterince istifade edilmiyor olmasının mantıklı bir açıklamasını bulamıyorum doğrusu…

 

Top